Shinigami wo Tabeta Shoujo 5.1
- Komşu Emektar
- 21 Ağu 2021
- 4 dakikada okunur
Havuç Çiğnendiğinde Lezzetli
5.Bölüm
Başkent Bağımsızlık Ordusu Ana Merkezi, Salvador Kalesi.
Gelen savaş karşısında, yüksek rütbeli subaylar son hazırlıklarını yapıyordu.
“İzcilerden gelen istihbarata bakılırsa, düşmanın ana kuvveti Alucia Ovası'nda genişleyecektir. Casustan gelen benzer bilgide olduğundan, yanlışlık yok.”
“Ön cephe olduğundan normaldir. Ormanlık alan Sürpriz saldırısında başarısız olunca, tek seçenekleri kaldı. ”Sayı güçtür” 'e inanan General Yalder'in karakterine bakarsak, ilk önce önden saldıracağı düşünülürdü.”
Stratejist Dina ilgisiz bir şekilde mırıldandı ve, masanın üzerine açılmış haritaya, tabur olarak oyulmuş parçayı yerleştirdi.
“Belirli şeyin inşaat durumu nasıl gidiyor?”
“Tahmin edilen düşmanın hareket rotasına, sorun çıkmadan inşaya devam ediliyor. Çok geçmeden tamamlanacak”
“Kirli oynuyoruz, buna kanacaklardır. Normal olarak, bizim askeri gücümüz onların arkasında kalıyor. Bu Bağımsızlık ordusunu oltaya düşürecek bir yem oldu.”
“Buraya kadar stratejist – dono'nun dediği gibi oldu, geriyi biz subayların işi kaldı. Heyecandan ellerim kaşınıyor.”
Yaşı 50 ye vurmuş Kıdemli komutan Behrouz. Krallığın felaket sahnesinden yas tutmuş, askerlerine önderlik ederek bağımsızlık ordusuna katılmış adalet hissi yüksek ateşli bir adamdı. İstikrarlı savaş tarzını benimsemiş, sakin bir şekilde savaş durumunu görebiliyordu.
“Her şey, tıkırı tıkırında demek”
“Ama, plana göre ilerlemesi kesin değil. Her an ne olacağını kestiremeyiz, bu savaş denilen şey sonuçta”
Dina başını yavaşça sallarken, Altura memnun bir şekilde iç çekip yanıtladı.
“Biliyorum. Rahatlamak normal zamanda bile bir tabu. Senden, bunu midemi bulandıracak kadar duydum sonuçta”
“İyi zamanlar kadar, dik duracak cesaret de gereklidir. Şu ana kadarki tarihe bakarsanız da, kendini parçalayan insanların sayısı fazladır. Bizler vatandaşlar içinde, kesinlikle aynı azgınlığa adım atmamız affedilmez”
General bu kelimeleri sessizliğini koruyarak kabul etti. Beceriksiz devlet adamları, sert kurallar ve darmadağın bir toplum düzeni. Bunların hepsinden kurtularak, yeniden öncesinde olduğu gibi varlıklı bir krallık olacaklardı. Bu başkent bağımsızlık ordusunun görevi, var olma sebebiydi.
“Biz İmparatorluk'ta tüm gücümüzle sizi destekleyeceğiz. Prenses tahtı geri aldığı şafakta, Mundonivo kıtasına nefes alma rahatlığını verecektir.”
“Prens Aran'a minnet duyuyoruz. Malzeme, gönüllü asker, bunun ötesinde büyülü ekipmanlar gibi farklı farklı şekillerde destek oldunuz. Bizim bu şekilde yükselmemizi sağlayan sizdiniz.”
“Bizler sadece İmparatorun emirlerini hayatımız pahasına yerine getiriyoruz. Ve de İmparatorun kalbini harekete geçiren şey sizin vatandaşlara olan inancınızdı. Hiçbir zaman umutsuzluğa düşme. Bağımsızlık ordusuna senden başka kimse yol gösteremez.”
“...Teşekkür ederim, Prens Aran”
Gerçek niyetini gizleyerek resmi bir şekilde durdu. Bu normal bir şeydi. Vatandaşları düşünmek gibi tatlı sözlere kanıp, Keylan İmparatorluğunun en büyük liderinin saf idealine kapılmasına imkan yoktu.
İmparatorluk'ta kötü hasattan etkilenmesine rağmen, iç işlerinin işleyişi değişmedi. Sık görünen isyanlar, artan haydut sayıları ve şişkin savaş harcamaları. Bu hoşnutsuzluklar patlamadan önce, zar zor önlerini kapamışlardı.
Fakat, yeminli düşmanı krallık daha zor durumdaydı. Beceriksiz kralın bu hoşnutsuzlukları bastırma yeteneği yoktu. Şimdiden kamu düzeninin çöküş durumu onlar için iyi haberdi. Bu şekilde Başkent Bağımsızlık ordusunun yükselme zamanı belirlenmişti.
Bağımsızlık ordusunu ayaklandırarak ve pozitif yönde onları destekleyerek krallığı devirmek için en büyük şanslarıydı.
Gönüllü orduyu organize ederek, 2.prensi bağımsızlık ordusuna sokmalarıyla savaş potansiyellerini arttırmış, bu planla üstlerinde hakimiyet kurmaya çalışmışlardı.
Bağımsızlık ordusunun yardımcı komutanı pozisyonu konusunda Alan’ın kendisi, sadık düşüncelere sahip değildi. Altura’nın cazibesine kapılmış, bir birey olarak dürüst bir şekilde ona yardımcı olmayı düşünüyordu.
Sonuçta imparatorluk tahtı en büyük abisine aitti ve kendisi onun yedeği olarak bile yetersiz biriydi.
“İzninizle ! Acil bir rapor elimize ulaştı ! ”
Strateji konferansı odasına, endişeli bir asker girdi. Generallerin bir kısmı kaşlarını çattılar ancak askerin halinden kötü bir haber getirdiği belliydi.
“... Gürültülü. Sakinleşip rapor ver. Bu halinle zaman ve dayanıklılık israfısın.”
“ Pe, Peki efendim ! Özürlerimi kabul edin! Antigua Kalesinde casusluk yapan istihbarat birliği üyeleri geri döndü ancak --”
“Yanılmıyorsam. Dün gece Voleur düşmanı izlemeye gitmiş olmalıydı”
“Evet ancak kaçak askerlerin arasına karışan düşman tarafından albay Voleur öldürüldü”
“ … ”
Alan şüpheli bir yüz ifadesi takındı. O kuvvetli şövalye öldürüldüğüne aniden inanamazdı. Yanlış rapordan kaynaklanan hata olduğuna karar verip ağzını açtı.
“Aptal aptal konuşma. Voleur’un mızrak kullanımı imparatorlukta bile bir numaradır. Krallığın kıçı kırık bir askerine yenilmesine imkan yok. Raporunu bir kez daha gözden geçir. Kötü şakaların da bir sınırı vardır.”
“ Al… Albayın başsız bedenini taşıyorlardı. Kendi gözlerimle onayladım. O kıyafetler albay Voleura aitti. İstihbarat üyesinin tanıklığında hata yok ”,
Voleur’un vücudu defalarca yaralanmış. Kellesi kesilip alınmış, nasıl bir yüz ifadesiyle ölümü karşıladığı bilinemezdi.
“... Kim tarafından öldürüldüğünü biliyor muyuz?”
“Şey, o konuda, askerler dehşete düşmüşler kafaları karışık. Ölüm tanrısı tarafından yapıldığını söyleyip duruyorlar, detaylı olarak durumu dinleyemedik. Ve orada bulunan krallığın kaçak askerlerini de tutukladık. Onların anlattıklarına göre, Büyük orak taşıyan genç kız yapmış.”
“Hemen şimdi yolu göster. Ben kendi gözlerimle gerçeği tasdik edeceğim. Ölüm tanrısı ve büyük orak taşıyan genç kız? o kadar mantıksız ki ne dedikleri anlaşılmıyor.”
“ İz, izninizle. Albayın cesedi burada”
Alan dahil, İmparatorluk’tan yardıma gelen heyet Askerin rehberliğinde ilerlediler. Bunu gören stratejist Diina ağzını açtı.
“Prenses. Bu savaş alanıdır. Kim olursa olsun aniden ölme tehlikesi vardır. Dostun, sevgilin, kan kardeşin hepsi yürüyen cesetlere dönüşebilir. Sana da bundan sonra ulaşacak olan yası, omuzlarında taşıyacak kararlılığın var mı?”
“ Tabikide. Yüzlerce kan ve cesedin üstünde durup. Aynı zamanda bunu en aza indireceğim. Bu benim bağımsızlık ordusunun generali olarak rolüm, kraliyet ailesinden biri olarak da görevimdir. Kesinlikle bundan kaçma gibi bir durum söz konusu olamaz.”
Altura gözlerini kapatıp, göğsüne elini koydu.
“Bizler subay, general ve askerlerden ibaretiz. Prensesin amacını yerine getirmek için her şeyimizi adayacağız.”
Diina kafasını eğince, askeri subay kolunu kaldırıp haykırdı.
“BAŞKENT BAĞIMSIZLIK ORDUSUNUN ZAFERİ İÇİN!”
“KRALLIK VATANDAŞLARININ BARIŞI İÇİN”
“ÇOK YAŞA PRENSEN ALTURA”
--Başkent Bağımsızlık Ordusu, Arushia Ovasına doğru hücum etti.
Comments