Shinigami wo Tabeta Shoujo 1.1
- Komşu Emektar
- 24 Tem 2021
- 2 dakikada okunur
Lezzetli Ekmek
1.1 Bölüm
Başlangıçta, her yerde duyulabilecek bir masaldı.
Savaş nedeniyle, servetleri, yemekleri, hayatları alınmış fakir bir köy. Ve o zayıf, aç kalmış köylüleri, acımasız bir şekilde yağmalayan işgalciler karşı konulmaksızın kılıç ve oklarla bu zavallı hayatları alıyorlardı.
Köyün her yerinden çığlıklar yükseliyor, ve geri kayboluyordu. Aç gözlülüğe kapılıp, çalıp yakmadıkları bir ev bile bırakmadılar. Fark etmedikleri anı yakalayıp kaçan aileyi de sırtlarından vurup öldürdüler.
Bu cehennemin pençelerinden, kimse kaçamazdı.
Böyle cehennem ateşinin içinde, zayıf bir kız boş gözlerle yıkık dökük bir kulübeye gizlenmişti. Hareket edecek ne iradesi nede fiziksel gücü kalmıştı. Kızın ailesi kaçmaya çalışmışlardı ama, yarı yolda öldürülmüşlerdi.
Düzgün bir şekilde tarlaya yarım edemeyen kız, sadece köylüler değil ailesi tarafından da yük olarak görülüyordu. Onlar için ölmesi daha iyiydi.
Bundan dolayı tek başına bu eve bırakılmış, bu nedenle şimdiye kadar yaşamıştı. Çünkü işgale uğrayan köyden kaçmak, herkesin yapamayacağı bir şeydi.
Kızın kalbinden, vazgeçme, umutsuzluk, keder gibi farklı farklı duygular geçiyordu. Ama bunlardan önce, kızın içinde onlardan daha güçlü bir düşünce vardı. Sadece bir tane arzu bu duyguların üstünden gelmişti.
Bu “açlık” denilen, insanların içgüdü olarak da çağırdığı berbat bir arzuydu.
Doğduğundan beri karnı hiç tam doymamıştı. Sahip oldukları tarlalardan memnun edici hasat toplayamamalarının üstüne ağır vergiler ödüyorlardı. Genç erkekler zorunlu olarak götürülmüş, yaşlı , kadın ve çocuklarla köy zor bir şekilde ayakta kalıyordu. Azıcık bırakılmış yemeği, çalışabilenler önce alıyordu. Bu kişiler ava çıkanlar, tarımla uğraşanlar, ve çocuklarla uğraşanlardı.
Hiçbir şeyi doğru düzgün yapamayan kıza, artık denecek kadar yemek dışında hiçbir şey vermiyorlardı. Ama yine de yaşayabilecek kadar olması bile, halen mutluluk denilebilirdi. Çünkü başka köylerde, beslenen ağızları azalmak için cinayet işleyebiliyorlardı.
-- -- Bu yüzden, eşkıya sonunda bulunduğu kulübeye girdiğinde kız korkudan titremedi. İstilacı iğrenç bir şekilde sırıttığında bile, kız ona bakan yüzünü çevirmemişti. Yapılı askerin kendisi yakalamak için elini uzattığında yine aynı şekilde hiç bir tepki vermemişti.
Büyük bir orağı taşıyan ölüm tanrısı, kendisine baktığında bile, korku hissetmedi. Halüsinasyon yada gerçek ölüm tanrısı, kendi ruhunu biçmek için mi bekliyordu?.
Paçavra bir elbise giymiş, beyaz maske takmış ölüm tanrısı. Ama bu şekilde karşısında korkunç bir ölüm tanrısı olsa da açlık duygusu azalmıyordu.
Ölüm tanrısı ve kendisini aşağı çeken adamın görüntüleri birbirlerine geçiyor gibi gözüktü. Anlaşılan görme duyusu da yavaş yavaş garipleşmeye başlamıştı.
Kız bozulmaya başlayan dünyasında, “karnım açıktı” kelimesini kaç kez kalbinden geçirdi.
Kızın paçavra kıyafetleri kaba bir şekilde yırtıldı. Bundan sonra ne olursa olsun, artık umurunda değildi ,ama karnı açtı. Bir yerde yenilebilecek bir şey var mıydı diye, etrafına göz attı.
Kızın sıradışı hareketlerine, kendisini yere çekmiş asker şüpheli bir şekilde baktı. Gözleri kızınkilerle buluştuğu an, adam istemsiz bir şekilde geri çekildi. Defalarca kez insanları öldürmüş deneyimli asker aptala dönmüştü.
“Se, sen ne -- --”
“... sun”
“Ne?”
“Sen, çok lezzetli görünüyorsun”
Ölüm tanrısının musallat olduğu adama bakıp, kız bir şey düşündü,
Eğleniyormuş gibi dudaklarını gevşetip dişlerini gösterten o düşünce.
“Bunun yumuşak gözüken boğazı, çok lezzetli görünüyor” ' du.
Comments